31 Aralık 2009 Perşembe

Kardan Adam Pilavı


Yeni yılın herkese;sağlık,huzur,bereket ve gönlündeki tüm güzellikleri getirmesini diliyorum..

Eski bloğumu takip edenler bilir;iki yıldır bu pilavı her yılbaşı günü bloğuma koyuyorum :) bu yıl yine koyuyorum çünkü benim yılbaşı için favorimdir,belki yapmak isteyenler olabilir.



Malzemeler:
  • pilav
  • taze soğanın yeşil kısmı
  • karanfil
  • kırmızı biber
  • havuç


Yapılışı:
  • Önce pilavımızı bildiğimiz usulle pişiriyoruz.
  • Kalıp ya da elimizle gövdesini ve kafasını oluşturuyoruz.
  • Karanfilden gözlerini,havuçtan burnunu,taze soğanın sapından atkısını ve kırmızıbiberin sivri kısmı ile şapkasını yapıyoruz.

Yılbaşı Gecesi İçin Takı Alternatifleri

Bu gece takmak için sevimli takılar göstermek istedim.Ben  bu akşam kardan adamlı olanı takmayı düşünüyorum :)





Sakallı İpten Kardan Adam



Sakallı ipten elinizde kalmış parçaları bu şekilde değerlendirebilir,hazır yılbaşı gelmişken çocuklara armağan edebilirsiniz.


29 Aralık 2009 Salı

Elma Kurdu :)

Pisboğaz biri olarak(artık sağlığım için pek çok şeye dikkat ediyorum ama arada böle jelibon filan izni veriyorum kendime)ot-çöp yediğim için kendime çok kızıyorum  bu jelişleri yiyecekken aklıma geldi yine hiç meyve yemediğim,sağlığım için ne kadar lüzumsuz şey varsa tükettiğim.Ben de kendime bir oyun yaptım meyveyle aram yok ya dur dedim ben o an için elmayı kendime zorla yedirtecek bişi yapayım :D

Aklıma bu elma kurdu geldi :) tamam kabul ediyorum çok lüzumlu diil ama benim gibi meyve yemeyen çocuklarınıza meyveyi sevdirmek için "ahh yavrum bak elmalarımız kurtlanmış hadi ye,ham yapıver" filan şeklinde oyun yapabilirsiniz.Yaşım 25 ama gördüğünüz gibi hala kendi kendime oyun oynayabiliyorum :D


Malzemeler:
  • elma
  • solucan şeklinde jelibon
  • çöp şiş ve ya kürdan
  • elma oyacağı


Yapılışı:
  • Çöp şişle elmamızın üzerinde oyuklar oluşturalım.
  • Elma oycağı ile elmamıızn çekirdeğini temizleyelim.
  • Jelibonları oyuklara yerleştirelim.
  • Sonra da elmamzı hammm yapalım :D


23 Aralık 2009 Çarşamba

Mimlenmişim :)

Sevgili Tekno-Max beni mimlemiş saolsun.Ben de kimse beni mimlemiyo,elleşmiyo,sobelemiyo-ebelemiyo die içerliyordum iyi oldu :D

Bugün biraz yoğundum o nedenle soruyu doğru anladığımdan bile emin değilim ama anladığım şekliylen cevap vereceğim canım öle istiyor :)

2010 dan beklentilerin diye sormuş meraklının biri ve bu mimi ortaya atmış :)

Gerçekçi olmak lazım biraz.Boşuna hayal kurmamak lazım çünkü insan istediklerini bütçesi varsa alabilir ben çalışmadığım için hep aza kanaat etmiş ve bişiler isteyen bir insan olmamışımdır hiç bi zaman.İsteklerim maneviyat oldu o da Allah'tan ama ben yine de finansörüm ablam bloğu belki okur die maddi bir kaç istek sıralayayım Noel Abla olur kendileri :)

*Önce Allah'tan sağlık istiyorum(annem şeker hastası ve gözüne vurmuş durumda ileri gitmesinden korkuyorum,bizim  ailede şekerden organları zarar görmüş insanlar var bu nedenle önce sağlık diyorum)

*Anne babamın,tanıdıklarımın başımdan eksik olmamasını diliyorum(ölümden bahsediyorum her can tadacak biliyorum ama olsun Allah o acıyı tattırmasın istiyorum)

Sağlığın yerinde,büyüklerin başındaysa,başını sokacak evin,sıcak yatağın ve yiyebileceğin bir tabak yemeğin varsa haline şükret derim ben ,tüm isteklerim bunlar.

*Hayırlı bir eş ve artık çoluk çocuğa karışmak istiyorum.

*Bana uyan bir ortam olursa artık iş istiyorum(bunun için benim çabam gerekli tabi biliyorum)


Maddi istekler(Noel abla umarım görür)

*Laptobuma şarj aleti(1 yıldır alınacak)

*Singer dikiş makinesi(dikiş dikmeyi  de öğrenmek istiyorum tabi)

Ben de Nur ablamı mimliyorum :)

13 Aralık 2009 Pazar

Soslu Patatesli Fırında Köfte

Vejeteryan diilim ama köfte,sucuk,sosis dışında pek başka şey yemiyorum(tavuk suyuna çorba,tavuk suyuyla yapılmış pilav,kıymalı-etli yemekler filan  yemem).Ehh işte bu nedenle köfte benim bulunmadık hint kumaşım :) köfteyi evirip çevirip her halini yemeye çalışıyorum.Bu yemek İzmir köfteye benziyor biraz ama İzmir köftede yemeğin içine katılanlar önce kızartılır ve bu yemekteki gibi soğanlı sos yoktur.



Malzemeler:

köfte için;

  • kıyma(istenilen miktarda)
  • 1 soğan
  • bayat ekmek içi
  • 1 yumurta
  • maydanoz
  • karabiber,kimyon,tuz

  • patates
  • sivri biber
  • domates
sos için;
  • 1 soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • karabiber,tuz,sıvıyağ
     
Yapılışı:
  • Patateslerimizi yıkadıktan sonra kabuklarını soyalım ve elma dilimi şeklinde büyükçe doğrayalım.
  • Bir kaba rendelediğimiz soğan,salça,sıvıyağ,tuz ve karabiberi koyalım ve sosu iyice karıştıralım.Doğradığımız patateslerimizi bu sosun içine koyup bekletelim.
  • Patatesler kenarda beklerken köfteleri hazırlayalım.
  • Kıymamızın içine rendelediğimiz soğanı,tuzu,karabiberi,kimyonu,yumurtayı,ince kıyılmış maydanozu ve bayat ekmek içini alalım,yoğurup köftelerimizi hazırlayalım.
  • Borcam kaba bir patates bir köfte olacak şekilde sıralayalım.Tabağın dibinde kalan sosa azıcık sıcak su(1 çay bardağı kadar) ilave edip yemeğe ekleyelim.
  • Üzerine dilimlediğimiz biber ve domatesleri koyup fırında pişirelim.

4 Aralık 2009 Cuma

Acılı Ekşili Çorba

Bu akşam canım değişik birşeyler çekti.Böle acı,ekşi filan tadında.Salata yapıp bol limon sıkayım dedim ııh yok,dedim mercimek çorbası yapıp limon sıkayım ayy hayır yok böle canım başka bişiler istiyo sanki.Canımın ne istediğini bilemediğimden o an bir çorba uydurdum.Ben aslında tel şehriye,arpa şehriye gibi uğraştırıcı olmayan çorbalara çorba demem ve pek tercih etmem ama akşamın 9unda da ne yapılabilir ki ne istediğimi bile tam bilmezken :) Benim çok sevdiğim bir yemek var onun suyuna bayılıyorum.Ama o yemeği yapmam imkansızdı çünkü meşakkatli bir yemek(o yemeği de birgün bloğa koyarım) bende o yemeğin suyuna ne katılıyorsa aynını bu çorbaya uyguladım.Uyduruk ama o an canımın çektiği tadı buldum sonunda üstelik çabuk hazırlanabilen tarifinin de tamamiyle bana ait olduğu bir çorba oldu.Evdekilerden de onayı aldı(ben zaten pisboğaz olduğum için benim fikrim pek önemli diil).Soğuk kış günlerinde hele ki hasta grip filansanız çok iyi gider.Offf süper acı ve ekşi bayılıyorum yaa.Yazarken bile çorba aklıma geliyooo kendimden geçiyorum :)

Yemek yapınca özelliklede yiyince mutlu olan başka sapık gördünüz mü? :D

Soğan,sarımsak,baharat ve limon mutfakta vazgeçilmezlerimdir.Onları biyerlerde muhakkak kullanırım.


Malzemeler:
  • 1 orta boy soğan
  • 3-4 diş sarımsak
  • 1yemek kaşığı kadar domates salçası
  • sıvıyağ
  • sıcak su(göz kararı)
  • 2 çay bardağı kadar arpa şehriye
  • 2-3 limon suyu
  • acı pulbiber,karabiber,kimyon,kuru nane,tuz
Yapılışı:
  1. Soğanımızı küp küp doğrayalım.Bir tencereye sıvıyağımızı koyup soğanlarımızı pembeleşene kadar kavuralım,pembeleşmeye yakın dövülmüş sarımsaklarımızı da ekleyelim(sarımsakları daha sonra ekliyoruz çünkü soğan daha geç kavrulduğu için sarımsaklar yanar)
  2. Kavrulan soğan ve sarımsaklarımıza salça ekleyip biraz çevirelim salçamız açılsın.
  3. Ardından sıcak suyu tenreye alalım ve içine arpa şehriyelerimizi katalım,tuzunu ekelim.
  4. Şehriyeler şişmeye başlayınca  baharatlarımızı ekleyip,limon sıkalım suyu az gelmişse sıcak su ekleyebilirsiniz ben göz kararı yapıyorum.Limon isteğe göre azaltılabilir,ben ekşiyi çok sevdiğimden fazla kullanıyorum.

26 Kasım 2009 Perşembe

-

İYİ BAYRAMLAR...

20 Kasım 2009 Cuma

FB


Fenerbahçeyle ilgili bişi yazdım sanıp tıkladınız dimi yok yok bu postun Fenerbahçe Kulübüyle hiçbir alakası yok :D


Geçenlerde nette zıplarken(daha doğrusu resim arıyordum)bir resim buldum hemen kaydettim.Çünkü bu resim çok hoşuma gitti ve gözümün önüne,anlatacağım şu olayı getirdi.


Ben ortaokula gidiyordum.Birgün resim dersindeydik ve örtmenimiz Mukaddes Şahin,nam-ı diğer Muko herkese adının ve soyadının başharfinden bir amblem oluşturmasını söyledi.Bunu çizeceksiniz,istediğiniz renge boyayın ama tuttuğunuz takım ya da herhangi bişiyin logosunu,amblemini çizip getirmeyin döverim ve yırtarım die de ekledi.


Bu arada ben resim dersinden yeteneksiz;çöpten adam dışında pek bişi çizemeyen biriyim :D ama elişini güzel yaptığım,disiplinli ve verilen ödevi zamanında yerine getiren bir öğrenci olduğum için resim derslerinden geçebiliyordum.Tamam kabul ediyorum çirkin resim çiziyorum ama bana verilen ödevi yapıyodum yani zaten resim örtmenleri de  hiç bi zaman çocukların Picasso olmasını beklemiyolardı.



Neyse ben hemen F ve B harflerinden bir amblem oluşturdum(yukardakinin aynısıydı ama o oval kısım daha güzeldi ve renklisini düşünün).Çok amatörce,çocuk aklıyla çizilmiş saftirikçe bi amblemdi :D şimdiki devir olsa(benim zamanımda internet yoktu) hemen netten bu resmin çıktısını alıp aynını çizerdim :) o zaman ne bilelim yazı tiplerini,fontlarını bilmemnelerini.Ha bu arada keçeli kalemle çalışma yapıcaz.Benim de keçeli boyalar bitmek üzere ve o harfleri boyamama yetecek kadar olan renkler sadece sarı ve maviydi :) boyarkende aklıma geldi ha dedim bu çatlak(tüm okulca cadılığından ötürü sevilmeyen bir örtmendi) şimdi bunu hususi Fenerbahçe yaptım sanacak.Neyse salla böle bi şans bida elime geçmez,boya gitsin renk serbest nasılsa dedim.

Gün geldi çattı;not alma günü geldi.Örtmen not defterinden bakıp masasına çağırıyordu.Not alınacak tüm resimleri toplayıp gidiyoduk hepsini tek tek imzalayıp değerlendiriyordu.Sıra geldi amblem çalışmasına bu bir bağırdı;" kızım ben sizeeee demedim miiiiiiiii tuttuğunuz takım ya da bilindik bişiyin logosu olmıcak die".Ama nasıl bir bağırış anlatamam.Ben hemen hocam benim adım "Fulya Bozkurt" dedim.Yoksa o sinirle resmi suratıma çarpacaktı.Bu bir rezil oldu anlatamam :D ay,şey, kusura bakma,ık mık.O yaşta neyin kusuruna bakarki disiplinli saf bir öğrenci.Ben mahçup oldum çünkü örtmenim rezil olmuştu.Keşke dedim o renklere boyamasaydım onun adına üzülmüştüm o çocuk aklımla.Ama şimdiki aklım olsa örtmenimi döt etmiş olmanın verdiği gururla kıs kıs gülerdim hatta o resmi alıp kendisine yedirirdim :D neyse örtmenimiz bir de utanmadan alıp o resmi sergiye götürmüştü :D (o zamanki aklımla çok mutlu olmuştum)o günden sonra da kimseleri sevmeyen o fena kadın beni pek bir sever hale gelmişti.Yıldızının barışık olduğu nadir öğrencilerdendim.Ben zaten hep,tüm okulun sevmediği örtmenleri sevmiş en çokta onlarla geçinebilmişimdir.

Not:Sahi ben hangi takımı tutuyorum söliyim hemen.Küçükken F ve B harflerinden dolayı doğuştan Fenerbahçeli olduğumu sanıp herkese Fenerbahçeli olduğumu söylüyordum çünkü ablam bana öle öğretmişti biz Fenerbahçeliyiz diyordu kendisi de F harfli olduğu için :D Bu arada biz ailecek F harfli bir aileyiz isimlerimizde bile bir uyum sözkonusu.Büyüyünce iş değişti,hür irademle Milli Takımı tutuyorum.Galatasaray'ı çok başarılı buluyorum gönlüm ondan yanadır.Ha bir de İzmirspor,Bucaspor,Sivasspor sevdiklerimdendir :D

19 Kasım 2009 Perşembe

Metal Kutu Kaplama ve Polyester İpleri Muhafaza Yöntemi

Evde metal birkaç kutu vardı.Kimileri kaplamaya gerek olmadan kullanılabilir durumdaydı.Dikiş kutusu olarak değerlendirmek istediğim lokum kutusunu ve kalemlik olarak kullandığım silindir şeklindeki metal kutuyu kaplayıp takım yaptım.


Kendinden yapışkanlı kağıt,makas ve cetvel bu iş için yeterli.

Naylon ipler sürekli birbirine dolaşır ve iplerin bir kısmı bu şekilde ziyan olur.Ben naylon iplerimi alüminyum folyo ile kaplayıp saklıyorum.Uzun bi süre idare ediyo.Folyo eskiyince yeniliyorum.Folyoların içinde hangi iplerin olduğunu daha kolay bulabilmek için ipin ucunu birazcık dışarda bırakırsanız işiniz daha  kolay olur ama ben gerek duymuyorum.Benim gibi tertibi-düzeni seven hanımlara,ipleri bu şekilde saklamak tavsiye olunur :)


18 Kasım 2009 Çarşamba

Sinangil Unlarım Geldi



Uzun zamandır bloglarda görüyordum herkese unlar geliyordu.Ben de Sinangil ile iletişime geçip bu unları neye göre yolladıklarını(blog sahibesi mi olmak gerekli ya da yemek bloğumu tutmak gerekli bilemediğim için)sordum hatta kendilerine küstüğümü belirttim :) 2-3 gün sonra yani dün unlar kapımdaydı.
Sinangil'e ilgisinden dolayı teşekkür ediyorum.Ben hazır kekunları kullanmıyordum açıkçası ama hazır kekunları gerçekten güzelmiş.Gelen unlardan limonlu kek ununu kullandım hemen.İçine limon kabuğu rendesi bile gerektirmiyor kendiliğinden mis kokulu bir kek oldu.Üstelik içine kabartma tozu ve vanilya filan koymanıza gerek yok.Keki gösteremeyeceğim çünkü tad olarak güzel olsa da görünüş olarak pek bir kötü oldu;ya fırından dolayı ya da benim kullandığım silikon kek kalıbından dolayı mı bilemiyorum-gerçi her türlü değişik kek kalıbı denemişliğim var ama sonuç pek değişmiyo- ama ben keki güzel tutturamıyorum.Ya taşıyo ya yanıyo ya içi pişmiyo :) ama bir gün güzel kek yapmanın da hakkından geleceğim.Daha 10 kg unumuz var :D tutturana kadar deniyecem.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Düğünden Kareler ve Ata Bebeğin Şekeri :)

Bloğumda uzun zamandır pek çok konuya malzeme olan dostum Ş.'den  cumartesi günü kurtulduk :) Yazdan beri nişandı,bohçaydı,nişan tepsisiydi,ev yerleştirme,imam nikahı şahitliği bilmemne derken kendisinden çok fazlaca bahsetmiştim :) ee kurtuluş resimlerini paylaşmadan olmazdı.Şengülcüğüme bir ömür mutluluk diliyor darısı tüm bekarlara diyorum(bu arada kendisinden bugüne kadar gizli bir Ş.harfi olarak bahsetmişim niyeyse :D )

Çift bugün balayı için Rize'ye gitti(kış düğünü olunca seçim böle oldu).İnsanın,ömründe Rizeye yolu başka türlü nasıl düşebilirki,bence çok güzel bir seçim oldu.Kendilerini orada yalnız hissetmesinler die aradım ve "benim için de gezin,bol bol resim çekin" dedim.Enişte yandan bağırıyor"bizi balayında rahat bıraaaaak" :D

Yeni evlenecek çiftler düğün öncesi her tür detayı araştırırlar,fikir oluşturması açısından nikah şekerini ve gelinle damat salona girerken başlarından atılan bereket şeysini(içinde bozuk para,buğday ve badem şekerleri var)göstermek istedim.


Geçenlerde bir yazımda bahsetmiştim 10 kasım günü Ata bebeğin doğacağından.Bugün kendilerini gördüm çok tatlı bir bebekti maşallah okka gibi burnu,minicik ağzı,ince uzun parmakları vardı :) Ayyy Allah'ım ya çok tatlıydı ama :)

Bebek bekleyen annelere de kapı süsü ve bebek şekeri alternatifi gösterelim.Kapı süsü hep klişedir;bir halka olur ortasındaysa bebek.Bizim arkadaş çok aradı ve gönlüne göre leylekli kapı süsünü sonunda buldu.Benimde o kapı süsünü görünce kafamda şimşekler çaktı ve bir işe soyunma kararı aldım ama ileride :) Evin dış kapısındaki şeyleri ise birlikte almıştık.Tül,karnına basınca "viyk viyk" öten bir bebek ve nazar boncukları.Sizlerde bu şekilde kapınızı kolaylıkla kendiniz süsleyebilirsiniz.



Bebek şekeri ise hastanede dağıtmak için biberon şeklinde tercih edildi.Bebek mevlüdünde ise yine kapı süsüne uyum sağlaması açısından leylekli bir şeker seçildi.Bebek mevlüdü henüz olmadı.Bir postumda da bebek şekerlerine ayrıca yer veririm belki.


12 Kasım 2009 Perşembe

Tiramisu

Tatlı çok sevmeme rağmen tiramisu benim için olsa da olur olmasa da olur dediklerim arasında.Açıkçası pasta tarzı bir tatlının içinde "peynir" pek bana göre bir tat diil.Damak zevki olarakta Türk Mutfağı dışında şeyleri tatmaya bile yanaşamıyorum zaten mesela suşi ve daha pek çok şey gibi.Neyse konumuz tiramisu,tarife gelelim.


Malzemeler:
  • 1 paket hazır kek
  • 1 paket labne peyniri
  • 1 su bardağı nescafe
  • 1 paket krem şanti
  • krem şantiyi hazırlamak için süt
  • yarım kg süt
  • 3 çorba kaşığı un
  • 3 çorba kaşığı şeker
  • 1 yumurta sarısı
  • kakao



Yapılışı:
  • Soğuk suyla bir bardak nescafe hazırlayalım(ben üçü bir arada kullandım)
  • Hazırladığımız nescafe ile kekimizin alt katını ıslatalım.
  • Bir yandan süt,un,şeker ve yumurta sarısını bir tencereye koyup karıştırarak muhallebi kıvamında pişirelim.
  • Muhallebimiz bir kenarda dururken,krem şantiyi istenilen miktarda süt ile hazır edelim.Kenarda bekleyen muhallebinin içine krem şanti ve labne peynirini de ekleyip bir güzel karıştıralım.
  • Islattığımız kekin üzerine bu muhallebinin bir kısmını sürüp üzerine kekimizin üst katını da koyalım.
  • Kekin üst katını da nescafe ile ıslatmayı unutmayın.
  • Kalan muhallebiyi de kekin üst katına yayalım.
  • En üste bir süzgeç yardımıyla kakao serpelim.

6 Kasım 2009 Cuma

Özlemişim Seni :)

Blog,özlemişim seni..
Sadece seni diil bilgisayarı da özledim.Sanmaki bilgisayarı açıyorum da sana bakmıyorum,günahımı alma :)
Neyse biraz iç sesten sonra ciddiyet kazanalım,blogdan uzak kalıp geri dönüldüğünde kullanılan blog camiasına has,klişe laflarımızla devam edelim. :D
Blogtan epey bir uzak kalmış,ihmal etmişim.Bu süreçte çok kaydadeğer şeyler olduğu için uzak kalmışlığım filan yok ama bu sıralar bilgisayar ekranında yazı okumak değil de canlı canlı  iletişim kurmak,gezmek,elişlerimle daha çok uğraşmak falan filan beni daha çok sarıyor.Yazacak bi dolu şey var aslında;tariflerim,yaptığım elişleri filan ama onları bile ekleyesim gelmiyor.

Hayat rutin,herhangi bir değişiklik yok.Sağlığım yerinde şükür,mutluyum şükür ama uzak kaldığım süreçte çok önemli atraksiyonlarla geri dönmüş olmayı isterdim malesef yok :D
Ama bu sıralar hayatıma renk katan şeyler var tabi.Liseden dostum Ş.(eski bloğu okuyanlar bilir hani gece korkunç senaryolar ürettiğimiz dostum)nişanlanmıştı ya evet kendisinden artık kurtulmak üzereyiz :)
Tek yoğunluğum dostumun düğün telaşından kaynaklı;bizim kız çalıştığı için çeyizindeki tüm dantelleri annesi,ablası ve ben ütüledik sonra bir haftasonu dostumuzun çeyizleri gitti;yani ev yerleştirme dediğimiz olay (çok güzel bi olaymış yeni gelin evi döşemek)sonra hayatımda ilk defa nikah şahidi oldum :) ama resmi diil imam nikahı şahidi :D bu arada hayatımda ilk defa bir imam nikahı görmüş oldum.Dostum Ş. ye beni imam nikahı şahidi olma şerefine nail ettiği için teşekkür ediyorum umarım Allah katında şahitliğim kabul görmüştür çünkü o an biraz kikirdeyesim geldi de :) Halbuki kendisine yaşça daha olgun,ne bileyim evliliği yolunda giden ve örnek gösterilen,ben gibi zıpır değil de böle daha oturaklı birini seçmesini önerdim ama tercih benden yanaydı.12 kasım kına gecesi ve 14 kasım düğün merasiminden sonra Ş. den artık Allah'ın izniyle kurtuluyoruz :D onu da atlattık mı yoğunluk bitecek inşallah.
Onun dışında doğma-büyüme dostum vardı;yine eski bloğu takip edenler bilir.İşte 10 kasım günü onun oğlu Ata bebek dünyaya gelicek hatta ve hatta toktor 8:30 da doğuma alınıp 9:30 gibi çıkarsın dediğine göre sanırım 09:05 gibi doğmuş olucak :D ee bu ara biraz Ata bebeğin annesiylen çarşı pazar gezdik kapı süsü,bebek şekeri ıvır zıvırları için.Sonra toktora gittik son kontrol için ve ben ilk defa canlı,ultrasonda bebek gördüm :) Tüm anne adaylarını Allah sağ salim kurtasın ne diyelim,ee şimdi Ata doğacak onun bebek mevlüdü,Ş'nin gelin mevlüdü,bayram-seyran derken ben inşallah bloğu yine unutmam :)
Günlük hayattan bu kadar.Sırada İzmir var;İzmir güzel,ben güzel :D Kış bu sene bence erken geldi,hatırlıyorum geçen sene bu zamanlar üşümüyodum.Hava soğuk ve ben herzamanki gibi İzmir gibi sıcak bir memlekette bile donabilme özelliğine sahip biri olaraktan her yıl olduğu gibi evet,bu sene de donuyorum :)
Ha bu arada yaptığım çok güzel elişleri var üşenmez isem inşallah ekleyeceğim.

12 Ekim 2009 Pazartesi

Kurdele Nakışı Basit Çiçek Yapılışı

                              
Kurdele nakışını hep beğenmişimdir.Aklımın bir köşesine,öğreneceklerim arasına eklediğim bir hobiydi. :) Benimki pek aman aman kurdele nakışı değil elbet;basit bir çiçek yapımı ama bu basit çiçeklerle bile çok güzel işler yapılabilir,hiç yoktan iyidir. :)


Yapım aşaması ise şöyle;
      1. 39 cm uzunluğunda kestiğimiz organze kurdeleyi zigzag şekilde teğelliyoruz(zigzag aralıkları büyük olunca güzel oluyor,ben de yapa-boza çözdüm bu durumu :) )

      2. Sonuna kadar teğellediğimiz kurdelenin en altından ipi çekerek kurdeleyi büzdürüyoruz.

      3. İğneyle alttan yukarı çıkıp kurdeleyi sağlamlaştırıyoruz ve inciyi ipe geçiriyoruz.

      4. Bi kaç kez daha aşağı yukarı batıp çıkıp inciyi sağlamlaştırıyoruz. 
 
Ben bu çiçekleri tülbent kenarı için yaptım.Bi kaç güne elimdeki iş bitince onu da paylaşırım.

4 Ekim 2009 Pazar

Karşıyaka'da Güneşli Bir Güne Merhaba :)

Bugün içim dışım tabak-çanak oldu.Ablam nişanlı,malum bigün evlenecek bu nedenle çeyiz denen şeylere bakmaya gittik.Kütahya,Güral Porselen,Karaca,Jumbo,Maas bakmadığımız tencere-tava,çatal-kaşık,kahvaltılık kalmadı.Bu güneşli güzel pazar gününü tencere-tava bakmakla geçirmeyecektik elbet,haydi bi Karşıyaka yapalım dedik.Daha önceden Karşıyaka'yı biraz anlatmıştım takip edenleriniz bilir.Bunlarda anlatmadığım,göstermediğim kısımları :)
Karşıyakalılara nerelisin dediğinizde İzmirliyim demezler,Karşıyakalıyım derler.Karşıyakanın ayrı bir yer olduğunu düşünürler.Kendilerine has 35.5 kavramları vardır.Hatta plakalarına 35½ yazdıranları bile vardır :D
Ha birde bu vatandaşlarımız ksk maçlarında "kaf kaf kaf sin sin sin kafsin kafsin kaf " die bağırırlar.

Bu arada ben Şirinyerliyim ve Ksklıların bu tutumuna gıcık olurum efendim sizde İzmirlisiniz kabul edin aaa :D

Gördüğünüz gibi bu vatandaşlar her yere 35½ kavramını yazarlar,çizerler..

Bende kendime kavram oluşturdum:"35+58" liyim :D


Bugün çok yoruldum biraz susmak istiyorum,resimler konuşsun gereken yerde müdahale ederim :)
                            




 kaynamış süt darı;bayılırım :)


Uçurtmaların dansı..



İzmir gençliğinin bayıldığı mekan;Barınak
Bu arada buralar daha önce gösterdiğim Karşıyaka çarşısının ilerisi Mavişehir oluyor..



Benim kafam kalabalığı götürmez,hele ki tiki tarzı(o tarzı kim bulduysa artık)yurdum insanının takıldığı mekanları hiç götürmez
İçim geçmiş galiba :D Barınakta oturmaktansa az ilerisinde yaşlı amcamlar-deyzemlerle birlikte balik-ekmek yemeyi tercih ettim.

Manzara çok güzeldi.Ortam çok kalabalıktı ama gürültü yoktu denizin sesini dinleyip,kokusunu içime çekebildim.

Biri beni dürtsün :)




Uçan kuşlar,martılar
Yeşil tatlı bir bahar
Gülen şen sevdalılar vardı..

Yorgun düştüler..







karnımızı doyurup dinlendikten sonra doğru EGS ye


Not:Sevgili Cevat Durak(Ksk. Bel. Başk.)bu ne?
Şu mükemmel Karşıyaka'ya yakıştı mı? Bugün Karşıyaka,Bostanlı,Mavişehir'i teftiş ettim her yer harikaydı ama şurası gözümden kaçmadı,bir iki çöpçü yolla da orayı(egs'nin ordaki köprü)temizletiver bi zahmet el atıver duruma :)