29 Ekim 2013 Salı

Kayıp..

Biz anneannemi kaybettik az önce. Yarin onun isteği üzerine Uşak'ta olucaz. Ne bileyim öyle işte..

18 Ekim 2013 Cuma

Fulyanna Design

Ahh blog senin bu sahiben suçlu taam suçunu da kabul edio. Ama napsin yazık laptopu bozukmuş ve telefonuyla idare ediyormuş. Hatta ilk defa telden bloga post giriyormuş sırf sen merakta kalma die :)

Aslında anlatacaklarimdan bir destan çıkar ama küçük birşey hatta bu ara hayatimdaki en önemli şeyi söyleyip kaçıcam.

Ben hani bi kaç yildir hayalini kurduğum dikiş makinesini 1 ay önce aldim, bir hafta içinde dikişi öğrendim ve 10 gündür de siparişleri yetiştirmeye çalışıyorum desem:p

Bu arada instagram ve facebookta aktifim takip etmek isteyenleri beklerim :)












15 Eylül 2013 Pazar

Sanırım ben geldim :)

Blog gel çabuk gel yamacıma sana neler neler anlatıcam. O kadar çok şey birikti ki bir bilsen..

Face'deki herkes hayatımın her anından haberdar ama burası herşeyden bi haber.

Şu an gayet iyiyim, huzurluyum şükür ama annemin deyimiyle 2013 yılı bizim için uğursuz bir yılmış :)

Ben hiç bir yılı, sayıyı, rakamı, hayvanı, nesneyi uğursuz die nitelendirmem öyle ki karga tüneyen ev görüldüğünde o evden ölü çıkacak derler halbuki karga bana hep iyi gelmiştir; ameliyata ve kpss sınavına giderken sabah körü gördüğüm karganın bana şans getirmişliği bilem vardır :) 

Bu yıl (2 aydır) başımıza neler geldiğini kısaca özetleyecek olursam;

1) Ablam eşinden ayrıldı
2) Anneannem beyin felci geçirdi ve çok zor zamanlar geçirdik-geçirmekteyiz.
3) İşyerim kapandı

Şu tatile gidip geldiğimizden beri neler çektik bir bilseniz :)

Ablam eşinden ayrıldığı için göçebe hayatı yaşamakta artık iki evde ikamet etmekteyim :D

Akşam saatlerinden öğlen saatlerine kadar ablamda geri kalan saatleri ise kendi evimizde geçirmekteyim. Allah'tan yakın oturuyoruz :)

Temelli orda kalmak yada temelli burada olmak olmuyor ama ben durumdan memnunum :)

Gelelim anneannemin durumuna;

14 Temmuz günüydü kuzenlerle pazar kahvesi içmiş sohbet ediyorduk. Fotoğraf çekmeyi çok seven ben'in her şeyi çekipte bir anneannemi çekmediğini farkettim; bir an içime aynen şöyle bir his geldi "Anneannem ölse kalsa elimde çok fazla resmi yok, dur ben şunu bir çekeyim" dedim.

Ben içimden bunları söylerken bu hissi yaşıyorken anneannem uzandı. Her zamanki gibi dinlendiğini biliyordum. Her zaman olduğu gibi onu öptüm, kokladım, birlikte resimlerimizi çektim. O bana hiç cvp vermiyordu ama bu çok normaldi. Ben üst kattaki evimize çıktım ve telefon çaldı, az önce yanından ayrıldığım kuzenim, pimpirikli huyuna sinir olduğum babasının(dayımın) ambulans çağırdığını söylüyordu.

Anneannem 80 yaşında ve bitakım rahatsızlıkları vardı ve çok nadir de olsa ambulansla hastaneye giderdi.

Dayım, benim onu öperken "anneanne ben seni çok seviyorum, biz seni çok seviyoruz, hakkım sana helal olsun, gözün arkada kalmasın" gibi abdala malum olupta sarfetmiş olduğum sözlere anneannemin hiç tepki vermeyişinden şüphelenmiş ve ambulans çağırma gereği duymuş.

Bir kaç dk içinde ambulans geldi ve sonrası mı? anneannemin hayatı karardı ve çok zor zamanlar geçirdik.

Anneanem o an meğersem beyin felci geçiriyormuş dili döndü filan o anları ben de gördüm zaten. 

Benim içime o his gelmeseydi ve ben anneannemle konuşarak kendi kendime fotoğraf çekiyor olmasaydım muhtemelen uykuda sanılacaktı ve herşey için çok geç olucaktı belki de..

Anneannem 1 ay kadar hastanede yattı çoğunluğu yoğun bakım olmak üzere. Hasta kadar refakatçi için de inanın çok zor şeyler. Evde olduğu günlerde de zaten gün aşırı ambulans geliyordu o siren sesi, kapıda hergün ambulans cidden çok can yakan şeyler. Allah kimseye yaşatmasın. İnsanın ruhsal durumu bildiğin bitiyor.

Yoğun bakımda bilincinin fazla yerinde olmadığı bir dönem vardı. Tedavi uygulanıyor, serum takılıyor ve anneannem onları çekip çıkardığı, kopardığı için elleri filan bağlı tutuluyordu. Beni çözün die yalvardığı anlar canımızdan can gidiyordu.

Ananem şu an felçli-yatalak durumda. Bakıcısı var artık böyle zor bir hayat sürüyor. Kalp yetmezliği, tansiyon ve alzeheimer var. Evet şükür hala nefes alıyor ama anneannemizi kaybettiğimizi söyleyebilirim çünkü konuşmuyor, bakmıyor, hayatla çok ilişiği yok gibi bir durumda. Bazen ölmek için Allah'a yalvardığı bile oluyor. Bu konuda iç acıtan daha pek çok şey anlatabilirim ama anlatıp tekrar hatırlamak istemiyorum çünkü psikolojim bozuluyor.

Bayramdan sonra da çok emek verdiğim, maneviyatımda yeri bambaşka olan işyerim kapandı. Herkes bir yerlere girer, çalışır ve biter, başka işe girersin bunlar normal şeyler belki de ama benimkisi inanın bundan çok daha fazlasıydı. Beni uzun zamandır takip edenleriniz iyi bilir; ben ilk iş deneyimimdeki patronumla bir vefa borcu üzerine tekrar biraraya gelmiştim, işyeri yeni açılmıştı beni yanlarına almışlardı ve işyerinin badana boyasında bile benim emeğim vardı böyle bir ortamdan bahsediyorum.

Aile gibi olmuştuk; işyerinde de maddi manevi çok zor mücadeleler verdik. İş ortamında çok ciddi şeyler tecrübe edindim akla hayale gelmeyecek türdendi bazıları. Maddi manevi öyle şeyler deneyimledim ki aklınız durur yani ama bazı şeyler içimde kalmalı. İşyerini tam besleyip büyütüp 1 yaşına getirmiştik doğum günü kutluyorduk ki doğum gününden bir ay sonra işyerimizi kapatma kararı alındı.

Patronum ile iletişimim hala devam etmekte hesapları sıfırlama konusunda hala yardım etmekteyim. Diyorum ya benim artık bir abim var :)

Orası benim işyerim diil evim, ailem gibiydi. 

Bu arada geçen gün bir optikte iş buldum; yine çalıştığım sokakta, yine aynı çevreydi hatta bizim müşterimizdi ama 3 gün çalışıp işten ayrılmak istediğimi söyledim ve nitekim cuma günü de ayrıldım.

Çünkü eski ortamımı arıyorum o frekansı bir daha bulmam mümkün diil. Bir de zaten ben toptancıydım; ben mallarla, depoyla, muhasebeyle ve Ege Bölgesindeki gzölükçülerle uğrasıyordum ve işimden fazlasıyla memnundum.
Fakat bu bulduğum iş perakendeydi ve o cidden daha zor ve keyif alabileceğim bir iş diildi. Gözlüğü toptan satmakla perakende satmak çok farklı ve perakende bana göre daha zor. İnsanlara gözlüğü, camı anlat filan zor zanaat :)

Şimdi ise evdeyim hayallerim ve mutluluğum doğrultusunda hareket ediyorum. Zaten işi bırakma deliliğini de bu sebeple yaptım. Herşey para, iş, kariyer demek diil benim için. Ben mutlu olduğum şeyi seçtim ve ziyadesiyle memnunum verdiğim karardan :)


Tüm bu 2 ayda gerçekten tüm olumsuzlukları yaşadık ve gelir geçer durumlar diil hiçbiri de ama biz yine moralimizi yüksek tutup hiçbir şeyin bizi yıkmasına izin vermedik belki de hiç olmadığı kadar bu ara çok fazla gezdik tozduk hayatı çok dolu dolu yaşadık ve anın tadını çıkardık. Evet içimizde acı hep vardı hala var ama hayat da devam ediyor oturup düşünürsen kendini üzüntüye hapsedersen dibe vurursun başka da bir bok olmaz o nedenle herşeye her zaman olduğu gibi şükürle yola devam etmek lazım :)

Bundan bir sonraki postta size bol bol resimlerle şu 2 ayda neler yaptık anlatayım istiyorum. Gerçekten tüm bu acıları ve üzüntüleri yaşarken nasıl olup ta bir yandan bu kadar dolu dolu hayat yaşanır belki siz de benim gibi şaşıracaksınız :)

Hayat böyle işte acıyı da keyfi de aynı anda yaşamak zorunda bırakıyor insanı;)

Bu kız öldü mü kaldı mı diyenler bilmeliler ki ben burdan size dil çıkarıyorum:P

Bekle yavrum bekle bundan bi sonraki postta bol resimle ve çeneyle  iki ayın özeti ile kafanı mikeceğim :D

12 Temmuz 2013 Cuma

Marmaris/ Selimiye

Şimdi otelden sonra sırada tanıtım için Selimiye var.

Huzurun ve kafa dinlemenin adresi olarak gösterebilirim burayı. Küçük, naif bir çarşısı var Selimiye'nin.

Mavi bayraklı berrak denizi ise görülmeye değer; bi önceki postta belirttiğim gibi akşam karanlığında bile denizin dibini görmek mümkün.

Deniz kenarında boylu boyunca bir dolu mekan var. Biz 5 günde ancak birkaç tanesinde oturma fırsatını yakalayabildik.Fotoğraflarım yetersiz kaldı diyebilirim Selimiye için :)





İlk keşfimiz Badem Mantı. Aslında keşif diil de gözönünde çok meşhur bir yer birde türünün tek alternatifi diyebilirim :)
Selimiye'de mantı yemek istiyorsanız Badem'e uğrayın :)
Mekanın şirinliği görülmeye, lezzeti ise tadılmaya değer;)

 Üzerine bir de çay-kahve ikramları var.
Severin Concept;
Alışveriş yapılabilir yerlerden. İç mekan tasarımı harikaydı :)
Fiyatlar biraz tuzlu tabi ama yine de girip bakılabilir:)


Ablam şu t-shirt'ü aldı.
Orijinal ve güzeldi ama ben buna 70 tl verir miydim asla :D

Ceri Patisserie..
Mekan tam benim sevdiğim türden country tarzdı. Biz gerçi dışarda, deniz kenarındaki masalarında oturduk ama ben mekanı da resimledim. 


Ben bu tarz kavanozlara bayılırım ki.. :)
NN Butik;
Alışveriş yapılabilir, çok güzel hediyeliklerin ve ev dekorasyon ürünlerinin olduğu bir mağazaydı.


Selimiye'den gitmeden son kez mantı yemek istedim ve yine soluğu Badem'de aldık. Bu sefer mekanın balkonumsu tarafında oturduk.



Severin Takı;
Yine Severin Concept'in sadece takı satılan mağazası..

 Çarşıya indiğim birgün bu bilekliğin teklisi vardı fakat bir tane taşı düşüktü takmalarını, ayırmalarını ve gelip alacağımı söylemiştim. Ertesi gün tabi biz otelde yemek yemek isteyince çarşıya inemedik ve bileklik satılmış gitmedik die çok üzüldüm :)  Bu üçlüsü de hoşuma gitmedi, bunu da ablam aldı zaten. İzmirde bulunabilir die düşünüyorum.


 Parageda Balık Lokantası;
Yine mekana bayıldığımı ve terastan Selimiye manzarasının çok güzel olduğunu söyleyebilirim.







Beyaz Ev;
Badem Mantı'nın hemen karşısında, bizim oturmak isteyipte fakat İzmir'li karşılaşmak istemediğimiz tanıdıklara denk geldiğimiz için giremediğimiz şirin mekan :)

Bu kadar mı olur sen git Selimiye'de de tanıdığa rastla :D
Çöp arabaları da çok sevimliydi; bildiğin yürüyen çöp konteyneri sanki :D

Cemile..
Cemile'yi benim gibi çeyiz düzer manyaklar iyi bilir ve severler zaten :)

 Burda da çok orijinal şeyler vardı tabi Cemile genel olarak tuzlu bi yer zaten bildiğiniz üzre :)
 Şu yavruğazı olan mutfak askısına bayıldım ama 50 tlydi :S





 Cemile'den payıma düşen magnetler..

Benim facebook takipçilerim bilirler ki ben bir Fırat Nohutkafa delisiyim :D
En çok bunu bulduğuma sevindim.

Allam tatilimiz hiç bitmesin, hayatımız hep tatil gibi geçsin süpaneke dinimiz amin :)